21 Temmuz 2010 Çarşamba

Yokluğunun Ertesinde Hayat ...

Gittiğinden beri günler günleri kovaladı aslında nereden baksan 8 ay geçti sensiz alışırsın demişlerdi,zaman ilaç ama zaman ilaç değil sadece yanmaya alıştırdı beni.Acısı hep içimde kalan bi büyük yangın bendeki hiç tatmamıştım ki bu kadar yakınımda bu acıyı uzaklara bile yanan gözyaşı döken ben sende ne olduğumu anlayamadım.Kanatları koparılmış bir güvercin gibi salınmaya başladım ortalıklarda her mutluluğuma çöken bir başka hüzün vardı heran.Gülerken gözbebeklerimden süzülen yaş mutluluğumdan değil senin yokluğundan dı aslında...Satırlar,sayfalar doldurmaya başladım acım hafiflesin diye ama anladım ki bu acının merhemi yoktu,sen giderken bendende bi sürü şeyi alıp götürmüştün babanneciğim.Öyle çok özlüyorum ki seni telefonda uşşş sesini sevdiğim yawrum senmisin deyişini,yanaklarının o al al halini,baktıkça insana huzur veren yüzünü,köşene oturup gözlüğün burnunun üzerinde elinde şişinle örgü ördüğün anları,dizi başlamadan özetini anlatıp sorduğum sorulara bıkıp usanmadan cevap verdiğin birlikte izlediğimiz dizileri,hılhışır sirkelini,makarna böreğini kokunu,pamuk ellerini herşeyini özledim babannem,O yaşına aldırmadan bıkıp usanmadan salıncak kurardın bize,sabahın ilk saatlerinde iner tarlaya çocuklarım taze yesin diye sebzeleri toplar gelir kahvaltı sofrasını kurardın.Seninle yaşadıklarımı yazsam sayfalar yetmezken nasıl unuturum seni nasıl alışırım bu acıya...
Melek yüzlü güzel babannem seni çok ama çok özledim...
mekanın cennet olsun...

"M"elekleri kıskandıracak kadar güzeldi yüzün
"E"llerin desen pamuk gibi
"L"eylaklardan güzel kokun
"İ"nsanın içini açan
"H"uzur veren herzaman
"A"dına babanne dedim,gidişini hiç sevmedim...

Babannem....

Zaman durdu sanki 24 Ağustostan beri aldığım nefeste bile bi eksiklik var...Ağustosun benden aldıkları yetmemiş gibi canımın yarısını aldı götürdü benden...Özledim babanneciğim seni öyle zor ki yokluğunu kabullenmek,hayattaki herşeyde bi tad eksik sanki çorbanın tuzu yok,salatanın limonu,çayın şekeri az,gökyüzünün güneşi,denizin suyu soğuk,gecenin yıldızı,aslında benim hayatımın ışığı yok hepsi bahane...
Sen giderken birçok şeyide aldın götürdün aslında benden farketmeden,kimler vardıki aslında o mezarlıkta bitek seni yakıştıramadım oraya tanrı bilir aslında ama çok erken değilmiydi melek yüzlü babannem daha ne çok yolumuz vardıki 21 gün yılmadan dua ettim o hastanenin kapısında hep sen iyi olucaksın diye bilseydimyakarmıydım canını o iğnelerle :( affet babanneciğim hastane odalarında geçsin istemedim son günlerin ama hiç inanamadım ki sana bişey olacağına,hiç istemedim ki sensizliği...imkansızdı sensizlik olmazdı ki...
Ölüm bile güzelliğinden hiçbişey kaybettirmemişti , ruhun olmasada bedenin senindi melekler gibiydi babannem,21 günde oradaki insanlar anlamışlardıda melek olduğunu ben nasıl unuturum ki seni aldığım her nefes sensin zor yokluğuna alışmak kabullenmek sensizliği ama alışmadım ki...
Çok özledim babanneciğim,olsan keşke banyodan çıktığında öpsem o ipek saçlarını tarayıp örsem,yine mısır toplasanherkes haşlanmış yerken bitek benim için köz mısır yapsan,herkes yaptı sirkeliyi ama seninkinin tadı yoktu,görkemle her gece dua ettik 3 tane dua öğrettim ona aynı ben çocukken senin bana öğrettiğin gibi biliyorum sen ordan görüyorsun bizi ve şunu bil sevgin hiç değişmeyecek yüreğimizde mekanın cennet ruhun şad olsun melek yüzlü babannem...
seni çok seviyorum...

Babalar Günü...

Yanımda değilken daha bir anlıyorum varlığının kıymetini sen bugüne dek benim en kıymetlim,en sevdiğim herşeyimsin...
Şimdi aramızda km'ler var ama ben hala yanımda olduğunu biliyorum...
Bugüne dek yaptığım her hatada bana sahip çıkan bugünlere gelmem için elinden geleni yapansın sen herşeyimsin.
Tuttuğum takımdan,attığım imzaya,dinlediğim müzikten,her hareketime kadar senin izin var.
Dünyaya gelmemin en büyük sebebi aldığım nefesin bir yarısı sensin.
Hasta olduğumda başımın ucundan ayrılmayışını,her yanlışımda bıkmadan bana doğruyu anlatma çabanı hakkını ödeyemem canım Babam...
Varlığının yerini hiçbirşeyle dolduramayacağıma eminim.
Bazen üzsemde seni,sinirlendirsemde,kızsanda bana delice sen söylersin ya hep etle tırnak gibiyiz biz hiçbirşey koparamaz bizi.
Sen benim en sevdiğim.
Karanlıkta fenerim.
Fırtınada sığınıcak limanımsın...
Babacım babalar günün kutlu olsun seni çok seviyorum...

Yaşam Sevdası Mı? Meslek Aşkı Mı?

5 yaşındaydım İlkokulun tebeşir kokan sıralarına oturduğumda, ama o sevda daha anne karnında aşılanmıştı bana elleri tebeşir kokan bi annem vardı aldığı her nefes bir hece,söylediği her sözü öğüt olan...Uzun uzun mesleğine olan aşkını anlatırdı sevmezsen yapılmaz bu iş derdi...
Şafak'ta annemi gördüm ben Sara teşhisi ilk konulduğunda doktorlar öğretmenlik yapmamalı demişti, oysa o öğrencileriyle döndü hayata...
İnanıyorum ki kanser çaresiz değil ama biliyorum ki kanserin en büyük ilacı SEVGi...
Yıllarca okuttuğunuz çocuklar bırakın kendileri gibi ışık saçan etrafını aydınlatan gençler yetiştirsin,engel olmayın onların içinde ki meslek aşkına...25 yaşında gencecik bir delikanlı pençesinde çırpındığı hastalığını,tedavisi için gereken parayı bırakmış yepyeni beyinleri aydınlatmak,tohumları fidana döndürmek için Ankara'da açlık grevi yapıyor! Kanser hastalarının tedavi sürecinin ve bakım sürecinin nasıl özenli geçmesi gerektiğini biliyoruz oysa Şafak hayatı pahasına,canını tehlikeye soktuğunu bile bile kendi ve arkadaşları için,Öğretmenlik yapabilmek için mücadele veriyor...
Onun bu karanlık günlere bir ışık yakmasına engel olmamak için,bu hastalığı yenip kendi gibi nicelerini yetiştirmesi için lütfen Şafak'a destek olun!!!
Yarın çok geç olabilir!!!

http://www.safakbay.com/ www.safakyasasin.org/imza.html